Sirküler
VAKFA AİT İKTİSADİ İŞLETMELER VERGİ ÖDEMEDEN KAR DAĞITIMINI YAPABİLİRLER
Bilindiği üzere, tam mükellef kurumlar tarafından gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara dağıtılan kar payları üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca tevkifat yapılması gerektiği hususu anılan madde hükmünde açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.
Vakfın iktisadi işletmesinin karlarını vakfa aktarırken kar dağıtımına bağlı tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususunda birçok konuda olduğu gibi vergi idaresi ile vergi yargısı görüş ayrılığı içerisindedirler.
Vergi idaresinin konuya yaklaşımı vergileme yönünde olup, hukuki değerlendirmesi ise şu şekildedir; vakfa bağlı iktisadi işletmenin, dağıtılabilir karlarını vakfa aktarması işlemi kar dağıtımı olup, aktarılan karlar Gelir Vergisi Kanunun 75'inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi kapsamında iştirak kazancıdır. Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan vakfa, kurumlar vergisi mükellefi olan iktisadi işletmeleri tarafından aktarılan kar payları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması ise bu değerlendirmenin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Konuya yargının yaklaşımı ise vergi idaresinden oldukça farklıdır. Danıştay 4. Dairesinin 03.04.2019 gün ve E:2015/3374, K:2019/2531 sayılı kararında durum net bir şekilde ortaya konmuştur. Söz konusu kararda “ davacı vakfa iktisadi işletmesinden vergi sonrası aktarılan tutarın iştirak kazancı olmadığı, iştirak kazancının, bir kurumun başka bir kurumun sermayesine katılması karşılığında elde edilen kar payı olduğu, dolayısıyla iştirak kazancı elde edilebilmesi için iki ayrı tüzel kişiliğin bulunmasının zorunlu olduğu, iştirak kazancında bir kurumun başka bir kuruma ortaklık, ortaklık payı ve hisse senedi sahibi olmak suretiyle iştirak etmesi gerektiği, davacı vakıf ile iktisadi işletmesinin ayrı tüzel kişilikleri bulunmakla beraber iktisadi işletme, davacı vakıf tüzel kişiliği içerisinde yer alan bir oluşum olduğu ifa edilmiş olup, bu bakımdan, aynı tüzel içerisinde iştirak ilişkisi olamayacağından vakfa aktarılan tutar da iştirak kazancı olarak değerlendirilemeyecektir. Buna göre vakfa aktarılan tutar iştirak hisselerinden doğan bir kazanç olmadığından Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b-i bendine göre tevkifat yapılmasında uyarlık bulunmadığından mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.”
Gerçekten Danıştay 4. Dairesinin kararı ders niteliğindedir. Danıştay Vergi Mahkemesinin aksi yönde kararını bozmuştur. Gerekçe gayet basit ve nettir. Aynı tüzel kişilik içerisinde iştirak ilişkisi olamaz. Bu yüzden de vakfın iktisadi işletmesinin vakfa kar payı aktarması işlemi Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b-i maddesinde aranan anlamda bir kar dağıtımı değildir.
“ Bilgiyi paylaşarak, insanların başarıya bizden daha kolay ulaşmalarını sağladığımız için mutluluk duyabilmeliyiz. “
Saygılarımızla
Soner ÜLGEN
Yeminli Mali Müşavir
CPA