Sirküler
HASILAT PAYLAŞIM MODELİ VERGİSEL AVANTAJLARI ORTADAN KALDIRMAMALIDIR.
Bilindiği üzere şirketlerin aktifinde iki tam yıldan uzun süredir kayıtlı bulunan arsayı "hasılat paylaşımı" modeliyle, inşaat şirketlerine satılması durumunda, inşaat ruhsatı arsa sahibi şirket adına alınmakta ve bağımsız bölümlerin kat irtifakı arsa sahibi şirket adına kurulmakta, kat irtifaklarının nihai alıcıya her bir satışta ayrı ayrı olmak üzere tapu devirlerinin arsa sahibi şirket tarafından yapılmaktadır. Arsa sahibi şirket tarafından hasılattan aldığı pay tutarında yüzde 18 oranında KDV hesaplayarak fatura düzenlenmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 50'lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı bentte, istisnanın uygulanmasına ilişkin şartlar sayılmış olup, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu belirtilmiştir.
Vergi idaresi arsasını hasılat paylaşımı modeliyle müteahhitlere veren şirketlerin taşınmaz ticareti yaptığını iddia etmekte ve bu satış nedeniyle oluşacak kazanca (hasılattan elde edilen gelir ile arsanın maliyet bedeli arasındaki fark), Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisna ile Katma Değer Vergisi Kanununun Kanunun 17/4-r maddesindeki istisnadan yararlandırmamaktadır.
Konuya vergi yargısının yaklaşımına gelince şunu söylemek yanlış olmaz. Vergi idaresi ile vergi yargısı aynı bakış açındadırlar. Fakat gerekçeleri birbirinden tamamen farklıdır. Vergi idaresi hasılat paylaşım modeli ile arsa satışını gayrimenkul ticareti olarak değerlendirmektedir. Bu gerekçe ile istisnalardan yararlandırmamaktadır. Vergi yargısının yaklaşımına aşağıda yer verilmiştir.
Danıştay 3. Dairesinin 2008/3855 Esas, 2010/2827 sayılı Kararı ile onanmış, İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 2008/1065 Esas Numaralı Kararında şu ifadeler yer verilmiştir.
“Şirket aktifine kayıtlı arsa vasfındaki taşınmazın arsa payı karşılığı sözleşme uyarınca Müteahhide devredilmesi işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 5’nci maddesi kapsamında nitelendirilerek elde edilen kazancın yüzde % 50’sinin kurumlar Vergisinden istisna edilmesi işlemi kurumun mali yapısını güçlendirmeye yönelik doğrudan bir satış olarak kabul edilemeyecektir”
Görüleceği üzere vergi yargısı şirketlerin aktifine kayıtlı arsanın hasılat paylaşım modeli müteahhide verilmesi işlemini mali yapıyı güçlendirici bir satış olarak değerlendirmemiştir. Bilakis mali güçlendirici bir satış işlemidir. Zira şirketin bilançosunun aktifinde kayıtlı gayrimenkul yerine nakit para girişi olmaktadır. Vergi yargısının gerekçesine baktığımızda modeli tam olarak anlamadığını düşünüyorum. Aynı gerekçe ile davayı kabul etmesi gerekirken aksi yönde verilen kararda hukuki isabet bulunmadığını düşünüyorum. Zira istisnanın amacı şirketlerin mali yapısının güçlendirilmesidir. Hasılat paylaşım modeli ise tam bu amaca hizmet eden bir yöntemdir.
Umarım bu yaklaşım değişir.
Soner ÜLGEN
Yeminli Mali Müşavir
CPA